Rusya'nın Dağıstan Cumhuriyeti'nde bir sinagog, bir Ortodoks kilisesi ve bir polis karakoluna bir dizi koordineli saldırı düzenlendi ve en az altı polis memuru ve bir rahibin trajik ölümüne yol açtı. Bu saldırılar Derbent ve Makhachkala şehirlerinde meydana geldi ve toplamda 12 kişi yaralandı. Derbent'teki sinagog ateşe verilirken, kiliseden dumanların çıktığı görüldü. Saldırganlardan ikisi ortadan kaldırıldı ve kimliklerini belirleme çabaları sürüyor.
Kuzey Kafkasya'da ağırlıklı olarak Müslüman bir bölge olan Dağıstan, geçmişte ayrılıkçı şiddet tarafından işkence görmüş olsa da, sivil dini altyapıya yönelik bu tür koordineli saldırılar oldukça alışılmadık ve Rusya'da şok dalgaları gönderdi. Rus güçleri ile ayrılıkçılar arasında iki acımasız savaşa tanık olan komşusu Çeçenya'nın aksine, bölge daha önce bu düzeyde bir çatışma yaşamamıştı.
Saldırılara yanıt olarak, İsrail dışişleri bakanlığı bunları sinagoglara yönelik "birleşik saldırı" olarak nitelendirdi. Derbent'teki sinagog yangında tamamen yerle bir edildi ve yerel muhafızların kaybına yol açtı. Mahaçkale'deki sinagog da saldırı altındaydı, ancak ayrıntılar şu anda belirsizliğini koruyor. Neyse ki, saldırılar sırasında sinagoglarda ibadet eden yoktu ve Yahudi cemaatinden herhangi bir kayıp bildirilmedi.
Saldırıları kınayan Dağıstan Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sergey Melikov, saldırganları tespit etme çabalarının sürdüğünü doğruladı. Bir operasyon karargahı kuruldu ve şu anda "Durdurma" adlı bir karşı operasyon devam ediyor. Melikov yaptığı açıklamada, halkı sakin olmaya çağırarak, saldırganların Dağıstan halkından alamayacakları bir yanıt olan panik ve korkuyu kışkırtmayı umduklarını vurguladı.
Dağıstan Cumhuriyeti Rusya Soruşturma Komitesi Soruşturma Müdürlüğü, olaylarla ilgili terör soruşturması başlattı. Olayları ve olaya karışan bireyleri çevreleyen tüm koşullar araştırılıyor ve eylemleri yasal bir değerlendirmeye tabi tutuluyor.
Bu saldırılar, bölgede devam eden güvenlik sorunlarının ve terörizme karşı sürekli tetikte olunması gerektiğinin altını çiziyor. Yetkililerin soruşturmalarını sürdürmeleri ve gelecekteki saldırıları önlemek için gerekli önlemleri almaları çok önemlidir. Sivil dini kurumlara yönelik saldırı, savunmasız toplulukların potansiyel olarak hedef alınması ve daha fazla koruma ve destek ihtiyacı konusunda endişeleri de artırıyor.
Dağıstan'da polis memurlarının ve bir rahibin ölümüyle sonuçlanan ve dini mekanlara önemli zararlar veren bu olay, bölgede devam eden güvenlik sorunlarının bir hatırlatıcısıdır. Saldırganların kimliklerinin henüz belirlenemediği ve terör soruşturmasının devam ettiği göz önüne alındığında, terörle mücadele için sürekli çabalara acil ihtiyaç olduğu açıktır. Yetkililerin, dini veya etnik kökenlerine bakılmaksızın tüm toplulukların güvenliğine ve korunmasına öncelik vermesi zorunludur.